değişim

Nasıl Değişim

                    
 
ABONE OL

Sağlıklı günler. Bugünlerde evde kalınca daha çok okumaya, düşünmeye ve sorgulamaya başladık. Seksenli yılların sonunda kısa bir sürede olsa birlikte çalıştığımız ve halen bir üniversitede görev yapan Zihni Koç, geçenlerde bir paylaşımda bulundu. Paylaşımında: Piaget ve Vgotsky gibi iki büyük bilimsel psikoloğu referans göstererek kafa karışıklığının korkulacak bir durum olmadığı ve iyiye işaret olduğunu söylüyor.
Altmış yılların sonu, yetmişli yılların başı çocukluk günlerimdi. O günlerde; Ankara Sular İdaresinde görev yapan rahmetli babam, bana ve kardeşlerime ayakkabı, pantolon, gömlek vb. giyeceklerimizi Sümerbank tan; etimizi sıra beklemek suretiyle de olsa Et ve Balık Kurumundan, diğer ihtiyaçlarımızı benzer kurumlardan temin ettiğini hatırlamaktayım. Seksenli yıllara gelince köprüyü satardım satamazdım diye başlayan bir özelleştirme tartışması başladı. O yıllarda üniversiteyi dışarıdan okuyup, aynı zamanda Basın Haber Ajansında çalıştığımdan bu tartışmalara yakından şahit oluyordum.
Özelleştirmeden yana olanlar: Siyasiler tarafından atanan yöneticilerin zarar diye bir kaygısının olmadığını, kendilerinin ve etrafının israf içerisinde yaşadıklarını, bir kadroya beş personel alındığını, müşteri garantisi olduğundan verimliliği esas almadıklarından oluşan maliyetin hazineye yük olduğunu söylüyorlardı. Şayet, özelleştirme olursa, serbest piyasa kuralları içerisinde faaliyet gösterecek özel girişimcinin halkın ihtiyacına göre, ürünü daha kaliteli ve ucuza üreteceklerini savunuyorlardı. O zamanın meşhur deyimi “Devletin; et, süt ve kumaş üretip, satma dışında işi mi yok canım!” dı. Netice itibarıyla bu süreç içerisinde bir çok kurum özelleştirildi. Şu anda geçici karantina merkezi haline gelen ve emekli olduğum Yurt-Kur dahil bir çok kurumda özelleştirme kapsamına alınmıştı.
Yakın zamanlarda kuş gribi vuku olunca kırmızı et fiyatları; ondan önceki domuz gribinde ise tavuk ve hindi et fiyatları tavan yapmıştı. Ayrıca kırmızı etin içerisinde domuz eti; tavuk etinde kuş eti var mı diye ciddi tartışmalar olmuştu. O süreçte, yeniden kamulaştırılan Et ve Süt Kurumunun varlığı bir çoğumuzu memnun etmişti.
Son günlerde Korona virüsü nedeniyle ilginç gelişmeler oluyor. “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler; görünmeyen el piyasayı düzeltir.” Diye yola çıkan serbest piyasanın kurucusu medeni! Ülkeler temel ihtiyaç maddelerini stoklamaya başladılar. Koruyucu elbise ve maske yetersizliğini gerekçe göstererek korsanlık savaşına girdiler. Dün dinlediğim haberlere göre de İngiltere de sağlık çalışanları kendilerini koruyabilmek için çöp poşetinden koruyucu elbise yapmaya başlamışlar.
Ülkemizdeki kumaş işine gelince; koruyucu elbise ve maske ihtiyacı karşılanamayınca meslek liseleri ve gençlik merkezleri dahil kamu bunların üretimine başladı ya da Sağlık Bakanlığı gibi resmi sitelerinde maskenin nasıl yapılacağına ilişkin videolar yayımlanmaya başladı. Bir taraftan da özel sektör tarafından üretilen maske fiyatı on gün içerisinde on kat artınca Devlet olaya el koydu. Önce depoda bulunan maskeleri şu fiyata satmaz isen malına el koyarım dedi. Bilahare de bedava dağıtmaya karar verdi.
Yetkililer dahil herkes virüs olayı geçince hiçbir şey aynı olmayacak diyorlar. Acaba ne değişecek? Özelleştirmeden yana olanların dedikleri gibi kamu kaynaklarını verimli kullanamayan bazı yöneticiler mi değişecek ya da gözü kardan başka bir şey görmeyen bazı özel girişimci mi değişecek! Yoksa mensup olduğumuz mahallede dahil ciddi bir sorgulama sürecinin sonunda, topyekün toplum mu değişecek! Şahsen benim kafam iyice karıştı.
Hülasa, kendimin de bulunduğu toplumun zihniyetine; zihnimi iyi taktım, Zihni hocam.

   

Hakkında Adnan Yüksel

GSB Emekli Mevzuat Şube Müdürü

Bu habere de bakabilirisiniz

kyk-2

KYK Yurtlarında sunulan hizmetler nelerdir?

KYK Yurtlarında sunulan hizmetler nelerdir? Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB), üniversite öğrencilerine yönelik yurt hizmetlerini …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir