O Zaman Ben Niye Çalışıyorum

ABONE OL

 Müdür Yardımcım Cemile Hanım bize yeni bir iş bulmuş. Akşamları defneyaprağı ayıklıyoruz. Gecede 1 çuval kilosu 2 TL den 20 TL. İyi para. Ayıklanan kötü yaprakları da atmıyoruz. Onlarda sanırım öğütülüyor ve o şekilde pazarlanıyor. Her gece ayıklayan bir aile için ayda 300 TL yapar. Bu da aylık elektrik su telefon faturalarınızı rahat rahat ödeyebilmeniz ya da çocuklarınızı düşünmeden mutlu edebilmeniz demek.

            Zonguldak’ta otururken de bir ara ailecek perde uçlarına takılmak üzere boncukları kurdeleye işliyorduk. Metresi 2 TL ‘ydi. Tığla yapılan daha zordu o da metresi 2.50 TL den gidiyordu.Yine geceleri otururken 10 metre kadar yapabiliyordum.Ünlü firmalardan da kot tişört işlemeleri alıyorduk tanesi 5 TL ye işliyorduk.

            Ama en çok zevk alarak yaptığım ek işim Amway de pazarlamacılıktı.Çünkü arabam olsun istiyordum.O kadar çok istiyordum ki rüyalarımda araba kullandığımı görüyordum. Ama bütçemiz buna müsait değildi.Birşeyler yapmam gerekiyordu.O sırada yengemiz amwayle çalışmaya başlamıştı.Ben de ürünlerini kullanıyordum ve çok memnundum.Sonra ürünlerimi daha ucuza maletmek için üye oldum.Ufak ufak arkadaşlarıma tavsiye ederek sipariş bile almaya başlamıştım.Çok ta hoşuma gidiyordu ve bir gün su arıtıcısı satma fikri geldi aklıma.Çünkü 1 tanede 600 TL kalıyordu.Ayda 3 tane sattığımda primlerimle birlikte 2.000 TL nin üzerinde para kazanıcaktım.İlk siparişi kendim için verdim ve bol bol misafir davet etmeye başladım.Satış taktiğimdi bu.Görenler hemen ilgileniyorlardı ve muhakkak sipariş veriyorlardı.Bir taraftan da araba fiyatlarını araştırmaya başlamıştım bile.Diğer ürünlerin siparişleri de her geçen gün artıyordu ve ben artık memuriyetten aldığım maaştan daha çok para kazanmaya başlamıştım.Ve 4. ayın sonunda 10.000 TL param vardı.Kasko ücretini eşimden beklerken “ben karışmam” dedi.E tabiî ki ben hemen 1 arıtıcı daha sattım.Başarmıştım.Artık kendi arabam vardı.Gerçek anlamda alın teriydi.Rüyalarım gerçek olmuştu.

Pazarlamada ki başarımı kesinlikle rahmetli dedeme borçluyum.Dedemin ilk torunu bendim.Toplam 5 torunu vardı.Yaşamayı çok severdi.Çalışmayı çalışanı ise daha çok severdi.Mavi murat 131 marka bir arabası vardı.O arabayla bizi denize götürürdü. Halamın ve dedemin bağları bahçeleri çoktu.Bu yüzdendir zeytin toplamayı çilek toplamayı hatta çilek ekmeyi her türlü bağ bahçe işinden anlarım.Bağ bahçe çok olunca dedem denize giderken yanımıza muhakkak satacak bir şeyler alırdı.Plajda bize çilek sattırırdı ve çilekleri satamadan biz denize giremezdik.Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nde master için mülakata girdiğimde bana “niye pazarlama?” diye sorduklarında çilek satışımızı anlatmıştım.Komisyondaki hocalarımın çok hoşuna gitmişti.Dedeme yakışır şekilde 1.likle girmiştim ve arkadaşlarımla birlikte çok güzel proje çalışmaları yapmıştık.

            Bu arada ben bunları yaparken çocuklarım da 2 yaş civarındaydı. İkiz oldukları için de 2 bakıcı çalıştırıyorduk.Her nedense bakıcılarımızı bir türlü memnun edemiyorduk.Çok yorulduklarını söyleyip işi bırakıyorlardı.Anlayamıyordum.Çünkü o sıralar ben master yapıyordum mesaime gidiyordum amway le çalışıyordum geceleri onların yemeklerini çocukların çorbalarını da hazır ediyordum.”Nasıl yani “diyordum kendi kendimeJ))

            Görüşmeye gelenlerin birçoğu da onu yapmam bunu yapmam diye bir sürü madde dayatıyorlardı. Hatta bir hafta sonu bir adayı görüşmek üzere eve davet ettik.O kadar madde saydı ki.Bende saymaya başladım:İngilizcen hatta 2. dilin varmı.Şu sertifikan var mı? Vs vs vs.Eşim bıyık altından gülüyordu. Mesajı almıştı ama bizim çok akıllı bakıcı adayımız alamamıştıJ))

            Etrafımda da işsizlikten yakınan pek çok insan.Nasıl bir iş aradıklarını sorduğuğumda:sabah 8 akşam 5 olsun masa başı olsun diye cevaplar alıyorum.Peki ama herkes masa başı çalışacak ta kim ne üretecek merak ediyorum!

            Türkcell’de yönetici arkadaşımla sohbet ederken konu buraya geldi.Kendisi şu anda Türkcell’in Erzincan ve Diyarbakır Projesini yürütüyor.Sohbetimiz sırasında Diyarbakır’daki plazalarında 1000 kişilik kadro açtıklarından ama 1 seneyi geçmesine rağmen hala tam kadro çalışamadıklarını şu an itibariyle de 600 kişinin çalışır durumda olduğunu söyledi.Nedenini çok merak ettim.Çünkü Türksel Avrupanın en hızlı büyüyen şirketiydi iyi maaş veriyordu ve kariyer olanakları çok güzeldi.Meğer işe aldıkları eleman 6 ay çalışıp ayrılıyormuş.Hem de işi tam öğrenmeye başladığı sırada.Sebebini sorduklarında “ben 6 ay çalıştım eve baktım sıra kardeşimde ben biraz dinleneceğim” gibi cevaplar alıyorlarmış.

            Zonguldak’ta kebapçılık yapan akrabalarımız hayvanlarını da kendileri besliyorlar.Bartın’daki kesimhanede kesilen hayvanlar Zonguldak’a taşınıyor ve kullanılıyor.Bartın çok küçük ve güzel bir Karadeniz şehridir.Küçük bir şehir olunca herkes de birbirini tanıyor.Yine et yüklenmesi gereken bir gün eleman lazım oluyor ve Ali en yakın kahvehaneye gidiyor.Tanığı işsiz 2 genç kahvede otururken yanlarına giderek kişi başı 20 TL ye etleri arabaya yüklemelerini teklif ediyor.Zaten işte 1 saatte bitecek iştir.Ama gençler ücreti az bulup teklifi kabul etmiyorlar.Bana inanılmaz gelmişti.Belki kahvehanede çay içecekleri paraları olamayan bu gençler çalışmaktan kaçıyorlardı.Peki “işsiz” kim bana söyleyebilirmisiniz?

             İşte ülkemiz insanları bu durumdayken birde çalışmayanlara maaş bağlanacakmış.Yani çalışmayın üretmeyin diyorlar.Zaten tembellik hat safhadayken bu gençlerimizi okumaktan üretmekten daha çok caydırıcı olamayacak mı?Ben ilkokula giderken derslerde “kendi kendine yeten tek ülkeyiz diye öğrenmiştik.Ne kadar gururlanmıştım ilk duyduğumda.Ya şimdi buğdayımızı mısırımızı bile ithal ediyoruz.Köylümüz bile artık hazır yumurta ve tavuk yemek istiyor.Herkes az çalışayım ama güzel yaşayayım istiyor.İyi giyin iyi yaşa ama çalışma üretme.O zaman ben niye çalışıyorum????

 

Yasemin ÖZKAYA                                        

Hakkında Yasemin OZKAYA

Bu habere de bakabilirisiniz

Unutma

Unutma

Unutma Fatih, İstanbul’u fethetmişti. Şimdi atının üzerinde ordusuyla şehre giriyordu. Dervişlerden biri Fatih’in atının yularına …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir