Tansiyon

                    
 
ABONE OL

                                                      TANSİYON
Bu bölümde aşağıdaki sorulara cevap bulmaya çalışacağız.
Tansiyon (Kan Basıncı) Nedir?Kalbimiz atar damarlarımıza düzenli ve sürekli olarak kan pompalar. Kan önce büyük atar damarlara (arterler), daha sonra küçük atar damarlara (arterioller) ve oradan da kılcal damarlara (kapillerler) geçer. Kapillerler aracılığıyla kan tüm dokulara dağılır ve böylece dokuların oksijen ve gıda gereksinimleri karşılanır. Dokularda oluşan atık maddeler ve karbondioksit yine kapillerler aracılığıyla kana geçer ve bu kirli kan toplardamarlar (venler) aracılığı ile kalbe döner. Bu sırada kalp, geri dönen kanı toplamak için gevşemiştir. Daha sonra kalp kasılır ve kirli kanı temizlenmek üzere akciğerlere gönderir. Akciğerlerde temizlenen kan yeniden kalbe döner ve ardından yeniden arterlere pompalanır.
Busüreç dakikada ortalama 80 kez tekrarlanır.
Kan her defasında kalbin kasılmasından doğan bir basınç ile arterlere gönderilir. Bu basınç, damarlarımızın duvarında da devam eder ve kan akışının sürdürülmesi için gereklidir. Kanın damar duvarına yaptığı basınç, kan basıncı olarak adlandırılır. Kan basıncı kalbimizin kasılması sırasında artar ve gevşemesi sırasında azalır. Kasılma sırasında, artmış olan kan basıncına sistolik kan basıncı ya da büyük tansiyon, gevşeme sırasında azalmış olan kan basıncına ise diyastolik kan basıncı ölçülebilir ve mmHg (civa basıncı) olarak ifade edilir.
Normal Tansiyon Değerleri Nedir?

Kan basıncı için normal değerler büyük tansiyon için 140 mmHg’nın, küçük tansiyon için 90 mmHg’nın altıdır. İlerleyen yaşla birlikte normal kan basıncı değerleri değişmez.
Yani 30 yaşında da 80 yaşında da normal değerler aynıdır.
Tansiyon Gün İçinde Önemli Değişiklikler Gösterir mi?

Evet.
Tansiyon genellikle sabah saatlerinde yüksek iken uyku sırasında daha düşüktür. Gün içerisindeki çeşitli aktiviteler tansiyon değerlerini belirgin şekilde etkiler. Örneğin toplantılarda, çalışma sırasında, seyahatlerde ve yürüyüşlerde kan basıncında önemli yükselmeler kaydedilebilir

 

Sistolik (büyük)
tansiyon (mmHg)

Diyastolik (küçük)
tansiyon (mmHg)

Toplantı

+20

+15

Çalışma

+16

+13

Seyahat

+14

+9

Yürüyüş

+12

+6

Giyinme

+11

+10

Ev işleri

+11

+10

Telefon konuşması

+10

+7

Yemek

+90

+10

Konuşma

+7

+7

Masa işi

+6

+5

Okuma

+2

+2

Televizyon izleme

0

+1

Uyku

-10

-8

Tansiyon Nasıl Yükselir?

Küçük atar damarlar (arterioller) bazı sinirsel ve kimyasal uyaranlarla daralıp genişleyebilme özelliğine sahiptir. Genişlediklerinde kan rahatça ilerler, kalp kanı rahatça pompalar, daraldıklarında ise, kanın ilerlemesi güçleşir ve kalbin kanı çok daha güçlü ve yüksek basınçla pompalaması gerekir. Bu durumda tansiyon yükselir.
Tansiyondaki Yükselme Nelere Neden Olur?

Kan basıncı yüksekliği (hipertansiyon) kalbin iş yükünü artırır ve atar damarlarda zarara yol açar. Zaman içerisinde özellikle kalp, böbrek, göz ve beyine kan götüren atar damarlarda harabiyet oluşur. Kalp, böbrek, göz ve beyin damarları bu yüksek basınca uzun yıllar boyunca sessizce direnebilir. Bu nedenle tansiyondaki yükselme yıllarca, belirti vermeden, tamamen sessiz ve sinsi, ilerleyebilir. Ancak bu hastalara zarar vermediği anlamına gelmez. Yüksek Tansiyon (hipertansiyon) inme, kalp krizi ve böbrek yetersizliğinin önemi, kilit nedenlerinden biridir.
Yüksek Tansiyonun Nedenleri Nelerdir?

Hastaların yaklaşık %90’ında, hipertansiyonun nedeni bilinmez. Buna esansiyel veya primer hipertansiyon denir. Daha az bir oranda (hastaların %10’unda) hipertansiyonun nedeni ortaya konabilir. Buna da sekonder hipertansiyon adı verilir.

En sık rastlanan sekonder hipertansiyon nedenleri şunlardır:
– Çok tuzlu gıdaların tüketilmesi (özellikle tuza hassas kişilerde)
– Böbrek hastalıkları
– Böbrek üstü (adrenal) bezlerinin hastalıkları
– Böbrek damarlarının daralması
– Doğuştan büyük atar damarın (aortun) bir bölümünün dar olması (aortkoarktasyonu)
– Trioid bezi hastalıkları (hipertiroidi)

Bu problemlerin çoğu girişimsel yöntemlerle veya ilaç tedavisi ile çözümlenebilir. Örneğin böbrek damarlarına giden atar damardaki darlık, balonla açılabilir veya cerrahi olarak düzeltilebilir. Hipertiroidi ise ilaç tedavisiyle ortadan kaldırılabilir. Bu nedenle, özellikle tansiyon yüksekliği ilk olarak tesbit edildiğinde hekimler detaylı bir öykü ve muayene sonrasında bazı laboratuvar tetkikleri isterler. Bazen de özel testlere gerek duyabilirler.
Bu testler yapılırken genellikle hastanede yatmak gerekmez.
Tansiyonu Yükselten İlaçlar Hangileridir?
Birçok ilaç, farklı mekanizmalarla kan basıncını yükseltebilir. Romatizma ve depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar bunların başında gelir. Bu ilaçlar hipertansiyonun nedeni olabilecekleri gibi hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçların etkisini de azaltabilirler. Bu nedenle yüksek tansiyonlu hastalar kullandıkları tüm ilaçları mutlaka hekimlerine söylemeli ve onlara danışmadan herhangi bir ilaca başlamamalıdır.
Yüksek Tansiyonun Toplumda Görülme Sıklığı Nedir?
Yüksek tansiyon toplumda oldukça sık görülen bir durumdur. Türkiye’de her üç erişkinden birinde hipertansiyon söz konusudur. Kadınlarda daha sık görülmekte, artan yaşla birlikte gerek kadınlarda ve gerekse erkeklerde sıklığı da artmaktadır. Görülme sıklığı açısından kırsal ve kentsel kesimler arasında anlamlı fark bulunmamıştır. Erkeklerde görülme oranı Marmara ve Karadeniz bölgelerinde en yüksek, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde en düşük bulunmuştur. Kadınlarda görülme oranı ise Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde en yüksek, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde en düşüktür.
Ülkemiz ile ilgili bir diğer saptama da hipertansiyon hastalarının yalnızca üçte birinin tedavi görmekte olması ve bunların da ancak yarısında kan basıncının kontrol altında olmasıdır. Hipertansiyonu olduğu halde tanı konmayan kişiler de dikkate alındığında toplum sağlığı açısından tablonun ne kadar olumsuz olduğu açıktır.
Yüksek Tansiyon Daha Çok Kimlerde Görülür?

Yüksek tansiyon riskini arttıran bir çok faktör söz konusudur:
1- Yaş: Yüksek tansiyon görülme oranı ilerleyen yaşla birlikte artar. Buna karşın tansiyon yüksekliği genellikle ilk olarak 35-50 yaşlarında saptanır.
2- Cinsiyet: 50 yaşın altındaki grup ele alındığında erkeklerde daha sık görülür. 50-55 yaş grubunda görülme sıklığı eşitlenir. 55 yaşından sonra ise kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır.
3- Kalıtım: Yüksek tansiyonlu kişilerin yaklaşık %60’ında ailede de tansiyon yüksekliği söz konusudur.
4- Şişmanlık: Şişmanların yaklaşık %40’ında yüksek tansiyon görülmektedir. Genç hastaların yaklaşık üçte biri şişmandır.
5- Şeker hastalığı: Şeker hastalarında yüksek tansiyona çok sık rastlanır.
6- Aşırı tuz tüketimi: Yüksek tansiyona yol açan nedenlerden biridir.
7- Fiziksel aktivitelerin azlığı: Hipertansiyon görülme olasılığı arttırır.
8- Alkol tüketimi: Alkol kullananlarda hipertansiyon görülme sıklığı artar.
9- Stres: Yüksek tansiyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir.
Tansiyon Nasıl Ölçülür?

Tansiyonu ölçmek için farklı tipte aletler kullanılabilir.
Cıvalı aletler en doğru ölçümlere olanak tanıyanlardır. Ancak bunların taşınmaları güçtür, genellikle hastanelerde, polikliniklerde ve muayenehanelerde kullanılırlar.
Manometreli tansiyon aletleri daha pratiktir. Hastalar evlerinde manometreli tansiyon aletlerini kullanabilecekleri gibi daha pratik olan, bilekten ya da koldan ölçüm yapan elektronik aletlerden de yararlanabilirler.

Genel prensip
Tansiyon ölçümünün genel prensibi hangi tipte alet kullanılırsa kullanılsın aynıdır.
Ölçüm aletleri esas olarak üç bölümden oluşurlar:
1- İçine hava pompalanan bir kolluk (manşon)
2- Hava pompalamayı sağlayan sistem: Cıvalı ya da manometreli tansiyon aletlerinde bir lastik boruyla kolluğa bağlı olan ve sıkıp bırakmakla dış ortamdaki havayı kolluğun içine gönderen lastik puar, elektronik tansiyon aletlerinde verilen komutla harekete geçen bir mekanizma.
3- Tansiyon değerlerini okumaya yarayan bir gösterge: cıvalı aletlerde cıva sütunu, manometreli aletlerde ortasında ibre bulunan bir gösterge, elektronik aletlerde sayısal gösterge.
Cıvalı ya da manşonlu tansiyon aletlerinde ayrıca ölçümler için bir kulaklık (stetoskop) da kullanılır.

Ölçümler de üç aşamada değerlendirilebilir:
1- Önce kolluk içine hava pompalanır. Belirli bir düzeyden sonra kan damarları (arterler) o kadar sıkışırlar ki, damar içindeki kan akımı durur ve nabız kaybolur.
2- Sonrasında, kolluk içindeki hava yavaş yavaş boşaltılırken öyle bir düzeye gelinir ki kolluk içindeki basınç kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınçla eşitlenir. Bu sırada kanın damar duvarına çarpmasıyla bir ses oluşur. Bu ses cıvalı ya da manşonlu aletlerle ölçüm yapılıyorsa kulaklıkla duyulur, elektronik aletler kullanılıyorsa algılanır ve hafızaya kaydedilir. Bu sesin ortaya çıktığı değer büyük tansiyonu ifade eder. Bu arada nabız yeniden alınmaya başlar.
3- Hava daha fazla boşaltıldığında basınç giderek azalır ve kanın damar içerisinde serbestçe akabildiği seviyede ve kulaklıkla duyulan ya da elektronik aletlerle algılanan ses ortadan kalkar. Sesin ortadan kalktığı, cıvalı ya da manşonlu aletlerde kulaklıkla farkedilir, elktronik aletlerde ise algılanarak hafızaya kaydedilir. Bu değer küçük tansiyonu ifade eder.

Uygulama
Tansiyon ölçümleri başlangıçta her iki koldan da yapılmalıdır. Normalde iki kol arasında fark bulunabilmektedir. Tansiyonun yüksek bulunduğu koldaki değerler hastanın kan basıncı olarak kabul edilir. İzlemlerdeki ölçümler tercihen sağ koldan yapılır.
Cıvalı ya da manometreli tansiyon aletlerini kullanarak ölçümler şöyle yapılır:
1- Hazırlık: Kolluğun içindeki hava ölçüm öncesinde tamamen boşaltılmalıdır. Tansiyon aletinin kolluğu alt ucu dirsek çukurunun 2.5-3 cm üzerinde olacak şekilde kolu sarmalıdır.
2- Ölçüm: Önce puarın kontrol valvi kapatılır. daha sonra kolluğun kesesi şişirilir.

Hangi seviyeye kadar şişiriliceğine karar vermek için bilekten nabız (radiyal nabız) kontrol edilir. Nabızın kaybolduğu düzeyin 20-30 mmHg üstüne kadar şişirme işlemine devam edilir. Dinleme aleti dirsek çukurunda serbest konumda ve cilde hafifçe bastıracak şekilde yerleştirilir. Dinleme aleti kolluğun altına sıkıştırılmamalıdır. Puarın kontrol valvi açılarak havanın yavaş yavaş (saniyede 2-4 mmHg kadar) boşaltılması sağlanır. Sesin ilk duyulduğu an büyük tansiyona işaret eder. Sesin artık işitilmez olduğu an ise küçük tansiyon olarak yorumlanır.
Tansiyon Ölçümündeki Başlıca Hatalar Nelerdir ve
Bu Hatalar Nasıl Ortadan Kaldırılır?

1- Ölçümden en az 30 dakika öncesine kadar sigara ve kahve içilmemelidir.
2- Tansiyon ölçümünden önce en az 5 dakika süreyle oturarak dinlenmek gerekir.
3- Ölçümler uygun pozisyonda yapılmalıdır. Örneğin kol kalp düzeyinde olmalıdır.
4- Tansiyon aletinin manşonu uygun boyutlarda olmalı, kilolu kişilerde daha büyük manşonlar kullanılmalıdır.
5- Ardarda iki ölçüm yapılmalı, ölçümler arasında 5 mmHg’dan daha büyük bir fark varsa üçüncü ölçüme başvurulmalıdır.
6- Tansiyon çok değişkenlik gösteriyorsa -hekimin önerisiyle- 24 saatlik sürekli ölçümlere olanak tanıyan özel aletler kullanılmalıdır.

Tansiyon Ölçümlerinin Hastanın Kendisi Tarafından Yapılması Doğru mudur?

Bazen bu yol zorunlu olursa da yanlış ölçüm olasılığı hiç de az değildir. Ayrıca tansiyonun sık sık ölçülmesi hastayı psikolojik açıdan olumsuz yönde etkileyebilir.
Hastanın Baş Ağrısı, Baş Dönmesi Gibi Yakınmalara Dayanarak
Tansiyon Hakkında Yorum Yapabilmesi Mümkün müdür?

Bazı hastalar uzun süreli deneyimlerine dayanarak böyle bir yoruma gidebilirse de doğru olan o sıradaki tansiyon ölçülerek daha gerçekçi bir değerlendirmenin yapılmasıdır.
Ayrıca bu yakınmalara göre ilaç tedavisinin uygulanması önemli yanlışlıklara yol açabilir.
Büyük (Sistolik) Tansiyon mu, Küçük (Diyastolik) Tansiyon mu Daha Önemlidir?

Yaygın inanış küçük tansiyonun daha önemli olduğu yönünde ise de son yıllarda büyük (sistolik) tansiyonun da en az küçük (diyastolik) tansiyon kadar önemli olduğu ortaya konmuştur.
Yüksek Tansiyon Nasıl Tedavi Edilir?

Kan damarlarınızın ve yaşamsal önemi olan organlarınızın yüksek tansiyondan zarar görmemesi için siz doktorunuza nasıl yardımcı olabilirsiniz?
Doktorunuz size nasıl yardımcı olabilir?
Vücudunuzun bazı yerlerinin kana olan gereksinimini azaltarak kalbinizin yükünü azaltabilirsiniz.

Örneğin:
– Yağ dokusunun beslenmesi için bol miktarda kanlanmaya gereksinim vardır. Eğer kilolu iseniz, kilo verip, vücudunuzun yağ dokusunu azaltarak, kalbinizin yükünü azaltabilirsiniz.
– Düşük yağlı, düşük kolesterollü beslenme rejimi ile aterosklerozun (damar sertliğinin) başlangıcını geciktirebilirsiniz.
– Zorlanmadan yapabileceğiniz (yüzme, yürüyüş, balık tutma, golf) egzersizler bedeninizi şekle sokmakta yardımcı olacak, kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak ve kalori kullanımınızı artıracaktır. Kendinizi yogun hissettiğinizde spor aktivitenize ara veriniz. Doktorunuz, yapabiliceğiniz egzersiz türünü ve programını seçmede size yardımcı olacaktır.
Aşırı tuz alımı kan damarlarınızın çevresinde de su birikimine, böylece daha kolay daralmasına neden olacaktır. Bu nedenle hafif ve orta derecede hipertansiyon tedavisinde tuz miktarı düşük diyetin önemli bir yeri vardır. Bazı kişilerde sadece bu diyete uymak bile tedavi için yeterli olabilir. Prensip olarak sofrada tuzluk kullanmamak ve ekmeği tuzsuz yemek yeterli olabilmektedir. Yemeğe pişerken az miktarda tuz eklenebilir. Tuz içinde muhafaza edilen, (turşu, konserve yiyecekler, tuzlu kuru yemişler, salam, sucuk, pastırma vs.) gıdalar eve dahi sokulmamalıdırlar.
– Doktorunuz vücudunuzdaki fazla su ve tuz yükünü atmanıza yadımcı olmak için idrar söktürücü ilaçlar verebilir. Ancak bu ilaçları alırken bile tuz alımını mümkün olduğunca düşük tutmalısınız. Yemeklerinizi tatlandırmak için, baharatlar, limon, sirke, sarımsak, nar ekşisi veya tuz tadı veren maddeler kullanabilirsiniz. Tuz tadı veren maddeler genelde eczanelerde satılan potasyum tuzlarıdır.
Bunları kullanmadan önce doktorunuza danışmalısınız. Sabırlı olduğunuz taktirde tuzsuz yemeklere zaman içerisinde alıştığınızı, damak tadınızın değiştiğini fark edeceksiniz.
– Potasyumdan (meyve ve sebzeler, özellikle, portakal mandalina, greyfurt, muz, domates, patetes) ve kalsiyumdan zengin gıdaların bazı kişilerde tansiyonu düşürmede yardımcı olabileceği öne sürülmüştür. Ancak bu bilgi kesin değildir. Ayrıca greyfurtun bazı ilaçlarla etkileşimi vardır bu nedenle dikkatle kullanılmalıdır.
– Yüksek tansiyon olan kişiler az miktarda (günde bir dubleyi geçmemeli) alkol alabilirler. Ancak kilo vermeye çalışıyorsanız, alkolün kalorisinin çok yüksek olduğunu hatırlamalısınız. Yapılan çalışmalar aşırı alkol tüketiminin tansiyonu yükselttiğini göstermiştir.
– Sigara içilmesi, koroner arter hastalığı ve kalp krizi için önemli, bir diğer risk faktörüdür. Ayrıca damarlarınızda spazma yol açarak tansiyonun kontrol edilmesini güçleştirir. Eğer sigara içiyorsanız, mutlaka bırakmalısınız!
– Çalışma saatleri içerisinde kısa dinlenme molaları veriniz. Geceleri ve hafta sonlarını dinlenmekle veya hafif – orta derecede spor aktiviteleri ile geçiriniz.

 
İlaç Tedavisi İle İlgili Bilmeniz Gerekenler Nelerdir?

Çoğu hastalarda sakinleştirici ilaçlar tansiyonu düşürmede pek yardımcı olmazlar.
İdrar söktürücü ilaçlar halen hipertansiyon tedavisinde etkin biçimde kullanılmaktadır. Aşırı su ve tuz yükünü idrar yolu ile atarak tansiyonun düşürülmesine yardımcı olurlar. Etki süreleri ve etkinlikleri değişik pek çok idrar söktürücü ilaç mevcuttur. Bunların bir kısmı, potasyum kaybettirir. Bazılarının ise potasyum tutucu etkisi mevcuttur. Doktorunuz tansiyonunuzun derecesine, yapınıza uygun başka bir ilaç da seçebilir. İlk ilaçla yeterli tansiyon düşüşü sağlanamıyor ise, ikinci bir ilaç eklenebilir. Bu nedenle ilk ilacınızı kullanırken evde tansiyonunuzu takip ederek, kaydetmeniz istenebilir.
Tansiyonu düşüren pek çok ilaç vardır. Bu ilaçlar ya merkezi sinir sistemi yolu ile ya da direkt olarak damarlarınıza etki ederek, küçük atardamarların gevşemesini sağlayacak, böylece tansiyon düşecektir. Bu etki sadece ilaca devam ettiğiniz süre için geçerlidir. İlacı kestiğinizde tansiyonunuz yeniden (bazen yavaş yavaş günler içerisinde, bazen de hemen) yükselecektir. Bu nedenle ilaçlar tamamen bırakılamaz. Tansiyonunuz düşse bile ilaç tedavisine devam etmeniz gerekir. İyi sonuç alınması için ilaç tedavisine yaşam boyu devam etmek gereklidir. İlaç tedavisine başladıktan sonra dozlar dikkatle ayarlanmalıdır. Bu nedenle başlangıçta, en azından tansiyonunuz tam olarak ayarlanana kadar doktorunuzu sık sık görmeniz, iletişimi kopartmamanız gereklidir. Tansiyon kontrolü sağlandıktan sonra, doktorunuza senede 3-4 kez gitmeniz yeterli olacaktır.
Her hastanın beden özellikleri değişik olduğu için, bünyenize uygun, en az yan etki yapan ilacı bulmak için doktorunuz ilaç tedavinizi birkaç kez değiştirebilir.
Tansiyonu Düşüren İlaçların Yan Etkileri Neler Olabilir?

Tansiyonu düşüren ilaçların yan etkileri de vardır. Ancak bu yan etkiler ilacı kullananların tümünde görülmez. Bir ilaç grubunda yan etki görüldüğünde bir diğer grup ilaçla değiştirilebilir, yan etki doza bağımlı ise ilacın dozu azaltılarak başka bir ilaçla birlikte kullanmanız önerilebilir. Herhangi bir yan etki görüldüğünde bir sonraki dozu almadan veya ilacı tamamen bırakmaya karar vermeden mutlaka doktorunuzu aramalısınız.
İlaç Tedavisine Bir Kez Başlandığında, Ömür Boyu Devam Etmek Gerekir mi?

Çoğunlukla böyle bir durum söz konusu ise de hafif hipertansiyonu olan hastalarda bir takım genel önlemlere dikkat etmek koşuluyla (diyet, zayıflama, düzenli egzersiz gibi) ilaç tedavisine bir süre ara vererek Tansiyon değerlerini izlemek ve normal değerler saptanırsa ilaç kullanmamak söz konusu olabilir.
Bu yaklaşım ancak hekimin kararıyla uygulanabilir.

Kaynak: http://www.gencbilim.com

   

Hakkında habibe

Merhabalar YurtTube.com İnternet sitesini kurmamdaki amaç adında da anlaşılacağı üzere yurtçuların yeri,Yurtçuların alanı yani sizin yeriniz burada Yurtlarda yaşanan sorunlar ve personel sorunları dile getirilmekte personelin çalışmalarını kolaylaştırmak amacıyla çeşitli uygulamalar hazırlanmakta, personel görevde yükselme sınavına ilişkin testler,denemeler sunulmaktadır.

Bu habere de bakabilirisiniz

kyk beslenme yardımı

İftar ve sahurda nasıl beslenmeliyiz?

İftar ve sahurda nasıl beslenmeliyiz? Diyetisyen Bengisu Eken, oruç tutanlar için önerilerde bulundu.Ramazan Ayının Haziran …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir